Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

11 Kasım 2010 Perşembe

"Küçük mutluluk dersleri vol 3"



Karışık olan kafam, daha iyi durumda,kararlarımı verdim,düşündüm,taşındım, içim çok daha rahat.
Hayatımda bu ara gelişmelerimin biraz hızlı yaşanması beni tedirgin etti,panik yarattı bende ama içime, yüreğime baktığımda her şeyi orada gördüm.
Karar verdiğim yolda ilerleyeceğim şimdi.İçim rahat, mutluyum, ama diyorum ya mutluluk yoldur sadece, şimdi mutluyum ama yarını ya da olumsuzlukları düşünüp mutluluğumu bozamam, tatlı bir heyecan var üzerimde.

Bugün "hayır"diyememekten bahsedeceğim.
Bazen başımıza ne geliyorsa "hayır" demeyi bilmemekten geliyor.
Oysa hepimizin "hayır" diyebilme özgürlüğü var.

Sırf hayır diyemediğimiz için katılmak zorunda olduğumuz sıkıcı arkadaş toplantıları, ortamını sevmediğimiz geziler, arkadaşımız kırılmasın diye üstümüze aldığımız ek görevler, yapmak zorunda kaldığımız işler, aman birileri yorulmasın aman birileri darılmasın diye hatır-gönül ilişkileri uğruna kabul edip de yorulduğunuz, üzüldüğünüz hatta bu yüzden kendinize ve ailenize zaman ayıramadığınız durumlar olmuştur şüphesiz.
Peki nasıl çıkacağız bu işin içinden?

Açık konuşuyorum eğer ki yıllardan beri hayır diyemeyen bir mizacınız varsa durumunuz oldukça zor görünüyor, çünkü insanlar sizin bu tavrınıza çok alışmıştır ama yine de bu hayat sizin, bu beden sizin, keskin kararlar alıp kendinizi değiştirmek için adım atmak da sizin elinizde, ben böyle melankoli denizine dalar dalar çıkarım demek de sizin elinizde.

Ufak alıştırmalarla başlayın işe, sevmediğiniz bir durum, eğer ki sizin işinizi ya da ilişkinizi etkilemeyecek boyuttaysa, yani örneğin o arkadaş toplantısına katılmazsanız işten atılmayacaksanız ya da herkes sizi mimleyip ertesi gün size laf etmeyecekse (!) kibarca, güzel ve uygun cümleler seçerek katılamayacağınıza dair bahanenizi dile getirebilirsiniz.


Bu zor değil inanın, hayır diyeceksiniz, gelemiyorum!

"-Neden gelemiyorsun?"

Bu sorudan ne kadar korkuyoruz değil mi:)


Etrafımda öyle insanlar var ki hayır diyemedikleri için başlarına gelmedik kalmıyor hatta kullanılıyorlar ama "böyle gelmiş böyle gider ne yapayım ben yüzüm yumuşak benim" diyerek labirentteki fare gibi dönüp dolaşıp aynı yere geliyorlar. Oysa o labirentten çıkış kapıları var, gizli geçitler var, dar sandığınız ama sonu çok ferah yollar, başka başka insanlar hayatlar var,ama siz hayır demeyerek hep aynı yolda gidip geliyorsunuz.


Hayır derken bir diğer önemli konu da karşınızdaki insana itiraz etmemek,kurulmuş bebek gibi ard arda baheneler sıralamamak, bu çok önceden zaten isteksiz olduğunuzu ve plan yaptığınızı ona hissettirerek ilişkinizdeki saygınızı düşürür, pek de hoş olmaz ama daha samimi, içten, gülümseyerek bahanenizi söylerseniz bu en az %50 işe yarar,tecrübeyle sabitttir.
Yeter ki karşınızdaki insan, sizin içten olduğunuzu kavrasın.
İletişimde içtenlik çok önemli biliyorsunuz.

Aynı şey günlük ilişkilerimizi için de geçerli. Eşimize, sevgilimize, en iyi arkadaşımıza çoğu zaman "hayır" diyemediğimiz için bazen kendimizin ne istediğini unutuyoruz.
Bu demek değil ki bencil yaşayalım, "hep bana hep bana" kesinlikle değil!
Sadece ne istediğinizin farkına varın, siz gerçekten eşinizle ilişkinizde nasıl bir insan olmak istiyorsunuz,eğer hayatınızın %50'sinden fazlası "hayır"diyemediğiniz için yaşadığınız stresle geçiyorsa, durup biraz düşünmelisiniz bence.
Durumunuzdan memnunsanız hiç sorun yok, ama arada bir "hayır"deyip bunun zevkini alın.
Göreceksiniz arada "hayır" diyebilmek çok iyi gelecek.


O zaman 3.kısa kuralımız da, gerektiği zamanlarda "hayır" diyebilmeyi öğrenmek.

Mutlu olabilmek için önce dünü ya da yarını düşünmeden anı yaşamak gerektiği bilgisini aldık, daha sonra kendimizi ve çevremizi olduğumuz gibi kabullenmenin bizi stresten bir parça olsun koruduğunu kavradık, şimdi de istemediğimiz durumlarda "hayır" diyebilme özgürlüğümüzün varlığından haberdar olmaya başlıyoruz.

Daha önce de yazdığım gibi, bu örnekleri hayatınızda uygulayabileceğiniz çok alan var,sadece okumayın, uygulayın!


2 yorum:

Sokak Kedisi dedi ki...

Başkasının hayatını yaşamamak için yeri geldiğinde "Hayır" demeyi bilmek gerçekten önemli.

Güzel paylaşım, önemli bir uyarı
Teşekkürler Ful'cum...

Ful yaprakları dedi ki...

rica ederim sokak kedisi:))

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!